Aşkın başkenti Roma...

Gülşah Çınar'ın Yeni Yazısı İçin Tıklayın

Hep söylerlerdi; bu şehir aşk kokuyor diye de inanmazdım. Gelince anladım; Roma gerçekten buram buram aşk kokuyor...

E hal boyle olunca ilk durağım, tahmin edersiniz ki Aşk Çeşmesi...

Genel inanışa göre Trevi Çeşmesi önündeki havuza sırtınızı dönüp, sol omzunuz üzerinden sağ elinizle havuza para attığınızda Roma’ya tekrar gidersiniz. Ancak bu sadece bir inanış ama ne olur ne olmaz diyerek tabii ki dilek tuttum.

Sonra sırasıyla gezilmesi gereken, olmazsa olmazlar gezildi…

İspanyol Merdivenleri, Piazza Novana, Vatikan, Kolesium, Campa di Fiori…

Ama bunların dışında da beni en cok etkileyen, içime işleyenleri sorarsaniz eğer Castel Sant’Angelo veya Melekler Kalesi...



Tiber Nehri’nin hemen yanında ve Vatikan kentine tam 1,5 km uzaklıkta. Burası bir dönem Vatikan tarafından da kullanılmış. Melekler ve Şeytanlar kitabındaki Vatikan ve Castel’ Sant’Angelo arasındaki gizli geçidi okumuşsunuzdur mutlaka. Yapının her yeri melekler ile çevrelenmiş. Tepede Aziz Mikail Heykeli, köprüde de sizi 12 melek selamlıyor.Muhakkak içine girin, gezin ve benim için de tepedeki cafesinde manzaranın tadını çıkartarak bir kahve için derim.

Villa Borghese,
Adını Borghese Ailesi’nden alan semt ismi aslinda Borghese. Kuşları, papağanları, gölleri, koruları, yürüyüş yolları, çeşmeleri ve heykelleriyle şehrin içinde devasa bir park. Ne kadar özel bir şey sehrin ve tarihin tam göbeğinde olup hem de doganin bu kadar içinde olmak. Bir dahaki sefere kesin bisikletle gezecegim, belki o zaman hepsini görebilirim parkın.

Şehrin size hissettirdiği özgürlük hissi ise anlatılmaz yaşanır... Nereye çıkacağınızı bilmediğiniz yollarda yürümek, o mistik ambiyansı hissetmek ve soluklanmak... İşte en güzeli... İstanbul karmaşasında savrulup giden bendenizin ruhuna dokundu burası anlayacağınız.

Villa Borghese ile ilgili görsel sonucu

Pantheon
Antik Roma’nın tüm tanrıları için tapınak olarak inşa edilmiş ve tüm Roma yapıları içinde en iyi korunmuş yapıdır.Dışardan baktığımda o koca kubbeli bina zamanın tüm izlerini hala üzerinde taşırken, o geçen zamana inat hala karşınızda tüm gücüyle dimdik durması mıydı beni en çok etkileyen yoksa içine girdiğinizde, kafanızı kaldırıp kubbeye bakarken gökyüzüne açılan pencerenin cennete gittiği fikri mi bilemiyorum.

Pantheon ile ilgili görsel sonucu

Bunu isterseniz hemen Pantheon'un köşesindeki Salotto 42’de bir kokteyl içerken siz de düşünebilirsiniz. Çünkü burası harika kokteyle ve aperativleriyle meşhur.Ben içeri ilk girdiğimde çok sıcak buldum ortamı; küçük ve şirin. Bizim Lucca havasında bir mahalle barı gibi adeta. Hafta sonları girişte izdiham yaşanıyormuş, benden uyarması. Bence Roma’ya geldiğinizde bu şirin mekana uğramadan gitmeyin.

Gülşah Çınar
twitter        : @gulsahkav
Instagram : @gulsahcinarrrr